IAD Index of Academic Documents
  • Home Page
  • About
    • About Izmir Academy Association
    • About IAD Index
    • IAD Team
    • IAD Logos and Links
    • Policies
    • Contact
  • Submit A Journal
  • Submit A Conference
  • Submit Paper/Book
    • Submit a Preprint
    • Submit a Book
  • Contact
  • Selçuklu Medeniyeti Araştırmaları Dergisi
  • Issue:3
  • KÜRT AŞİRETLERİNİN DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’YA YAYILMASI

KÜRT AŞİRETLERİNİN DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’YA YAYILMASI

Authors : Salim CÖHCE
Pages : 61-83
View : 14 | Download : 10
Publication Date : 2018-12-19
Article Type : Research Paper
Abstract :              İlk defa Türkistan’ın batı kesimlerinde Atlı Göçebe Bozkır Kültürü dediğimiz bir kültürün temsilcisi olarak milattan önce üçbininci yıllarda tarih sahnesinde görünen Türkler, çeşitli kültür aşamalarından geçtikten soma bilhassa Asya kıtasının orta ve batı kesimlerinde cihanşümul devletler kurmuş bir millettir. Bunun yanında Türk nüfuzu; bugünkü Karadeniz’in kuzeyindeki ovalar, Macaristan, Balkanlar, Anadolu, Azerbaycan, İran, Afganistan ve Çin Seddi önlerinde de tarihin en eski zamanlarından günümüze kadar etkili olmuştur.             Bazı ilim adamları çok eski zamanlarda Türklerin İran yaylası üzerinden Mezopotamya`ya inmiş olmalarını mümkün görmektedirler. Ancak, bu görüşe temel olan ve ilk medeni kavim sayılan Sümerlerin menşei meselesi halen çözülebilmiş değildir. Bu hususta görüş ileri süren ilim adamlarının düşünceleri de henüz yeterli derecede tarihi materyalin desteğinden mahrum bulunmaktadır. Bunun yanında gerek Hakkâri Trişin yaylalarında ele geçen ve tamamen zoomorfik üslupla meydana getirilmiş kaya resimleri, gerekse Kağızman Yazılıkaya’da bulunan yine aynı formda stilize edilmiş figürler ve nihayet Hınıs-Tekman güzergâhı üzerindeki Cundi Mağaralarında bu güne kadar ulaşan verilerle son zamanlarda ülkemizin değişik yörelerinde, bilhassa Ankara’nın bazı ilçelerinde tespit edilen kaya resimleri büyük oranda Türklere mal edilebilirse de daha bu hususlarda pek çok çalışmanın yapılması gerektiği de bir gerçektir.         O sebeple, Anadolu`da Türk nüfuzunu, yani Türk varlığını, son araştırmaların ortaya koyduğu şekilde M.Ö. I. binden itibaren, bir başka değişle gönümüzden üçbin yıl önce başlatmak zorunda kalmaktayız.             M.Ö. VII. yy.da Asur tabletlerinde adı Gok veya Gogu insert ignore into journalissuearticles values(bugünkü Gök); şeklinde kaydedilen birisinin önderliğinde Kimmerleri takiben Kafkasların güneyine inen Sakalar, bugünkü Azerbaycan`ın kuzey bölgelerine, Gence civarına yerleşerek burayı anavatan haline getiren ve Türk varlığını Anadolu`ya yayan ilk grup olarak görülmektedir. Bu gelişmeler destani çağda Oğuz`un bölgeyi fethiyle de birebir örtüşmektedir. Nitekim görek Goklar gerekse Oğuz Doğu Anadolu, Batı İran ve bugünkü Suriye ile Filistin’i zapt eder ama bölgede uzun ömürlü bir siyasî teşekkül meydana getiremezler. Bu olaydan yaklaşık bin yıl sonra, 359 yılında bir Akhun birliği II. Şapur’un insert ignore into journalissuearticles values(309-379); Diyarbakır kuşatmasına iştirak eder. Bunların Soğdiana’ya, esas yurtlarına geri döndüklerine dair herhangi bir kayıt bulunmazken yörede, özellikle orta Fırat havzası boyunca iskan edilmiş olabilecekleri yönünde bilgiler mevcuttur. Yine, 395 yılında Kafkaslar üzerinden güneye sarkan Batı Hunlarından bir grup Karasu-Fırat vadisini takiben Malatya üzerinden Urfa ve Antakya’yı vurup hızla Sur ve Kudüs önlerine ulaşarak bölgeyi yağmaladıktan sonra Azerbaycan yoluyla Karadeniz’in kuzeyindeki yurduna dönerken, daha sonraki yıllarda Hazarlara bağlı Bulgarlardan bir kesimi oluşturan Borçalıların Diyarbakır yöresini yurt tuttukları görülmektedir.             Daha M.Ö.III. yüzyılın ikinci yarısında Kafkasların güneyine geçerek Kür-Aras boylarına yayılan bu grupların Doğu Anadolu bölgesinde etkili olmaya başlaması herhalde Sasanî-Bizans mücadelesinin iyice şiddetlendiği bir dönemde, Herakleios insert ignore into journalissuearticles values(610-641); zamanında, yani VII. yüzyılın ilk yarısında mümkün olmuştur. Nitekim, Fırat boyunca ilerleyen bir Arap ordusu 651’de, Erzincan’da Hazarlar tarafından durdurulacaktır. Bütün bunlara rağmen Türklerin Doğu Anadolu’da etkili bir şekilde yerleşmesi bölgede önce İslâm-Arap, sonra da Selçuklu hakimiyetinin tesisinden sonra gerçekleşmiştir.             Türkler tarafından fethedilip bir Türk yurdu, yani Türkiye haline getirilinceye kadar Anadolu muhtelif kavimlerce iskân edilmiş ancak bunlardan hiçbirisi özgün kimliğini koruyup geliştirerek bu coğrafyada devamlı bir hâkimiyet tesis edememiştir. Ona rağmen günümüzde bazı zümreler bin yıldır Türklere yurt olmuş Anadolu’yu ve üzerinde yaşayanları kendi tabirleriyle “bir mozaik” olarak nitelemeye cüret etmektedir. Hâlihazırda, eldeki kaynaklar dikkate alınmadan ileri sürülen bu görüşlerin hiçbir ilmi esasa dayanmadığı, daha doğrusu dayandırılamadığı da bir gerçektir. O sebeple son zamanlarda giderek artan bir ısrarla sürekli vurgulansa da bu türden yorumlara itibar etmek mümkün değildir. Hal böyle iken halen Türkler Anadolu kapılarına dayandığında bu ülkede, özellikle bu günkü Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yoğun bir Kürt varlığının bulunduğu, dolayısıyla Türklerin bu bölgelere “gasıp” olarak girdiği yönünde görüşler ileri sürülmektedir. Dolayısıyla bu iddianın ilmi bir çalışma çerçevesinde ele alınıp incelenmesi ve gerçek ne ise onun ortaya konulması zarureti ortaya çıkmıştır. Hali hazırda sunulan  bu birinci kısımla bazı gerçeklerin ortaya konulduğu düşünülmektedir ki, makalenin tamamı bitirildiğinde her şeyin gün yüzüne çıkacağı düşünülmektedir. 
Keywords : Türk, Anadolu, Kürt, Fırat

ORIGINAL ARTICLE URL
VIEW PAPER (PDF)

* There may have been changes in the journal, article,conference, book, preprint etc. informations. Therefore, it would be appropriate to follow the information on the official page of the source. The information here is shared for informational purposes. IAD is not responsible for incorrect or missing information.


Index of Academic Documents
İzmir Academy Association
CopyRight © 2023-2025