- Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Issue:34
- Kur’ân’ın Mâhiyetini Tanımlayan Kolaylaştırılmış Kitap İddiasına Müfessirlerin Yaklaşımları ve Bunla...
Kur’ân’ın Mâhiyetini Tanımlayan Kolaylaştırılmış Kitap İddiasına Müfessirlerin Yaklaşımları ve Bunların Tahlili
Authors : Zakir Demir
Pages : 233-263
Doi:10.35415/sirnakifd.1421346
View : 154 | Download : 256
Publication Date : 2024-06-15
Article Type : Research Paper
Abstract :Kur’ân’ın mâhiyetini örtük veya açık bir anlatımla tanımlayan birçok isim, sıfat, özellik ve ifade muhtelif âyet ve sûrelerin satır aralarında bulunmaktadır. Onun temel karakteristik özelliklerinden biri, Mekke’de Müslümanlara karşı yürütülen boykot döneminde nâzil olan Kamer sûresinin bütünlüğünde Nûh, Hûd, Sâlih ve Lût olmak üzere dört peygamber kıssasının kapsamında her bir numunelik pasajın ve azap figürünün akabinde “Ve lekad yesserne’l-Kur’âne li’z-zikri fehel min müddekir/Andolsun ki Kur’ân’ı düşünülsün diye kolaylaştırdık. Düşünecek yok mudur?” şeklinde geçmektedir. Söz konusu sûrede Kur’ân’ın müyesser kılınan bir kitap olduğu bilgisi 17, 22, 32 ve 40 numaralı âyetlerde, toplamda dört kez, aynı lafızlarla kasem üslubu içerisinde tekrar edilmektedir. Allah’ın Kur’ân’ın kolaylaştırılmış bir kitap olduğunu belirtmesine rağmen tefsir metodolojisinde “âdâbü’l-müfessirîn” gibi başlıkların içerisinde metninin anlaşılması için şartlar, prensipler, anlama yöntemleri ve usullerin ortaya konulduğu görülmektedir. Bu doğrultuda Allah’ın Kur’ân’ı tanımlarken belirttiği “müyesser kılınan bir kitap” iddiasının bütün yönleriyle irdelenmesi gerekmektedir. Meselenin mezkûr öneminden hareketle ele alınan bu çalışma, klasik ve modern dönem tefsir metinlerini kronolojik olarak incelemek suretiyle Kamer sûresinde geçen kolaylaştırılmış kitap iddiasının nüzûl vasatındaki anlamını, ilk muhatapların ona yaklaşımını, hangi soruna çözüm olarak nâzil olduğunu, tarihsel akış içerisinde muhtelif dönemlerde buna yüklenen farklı yaklaşımları tespit etmeyi hedeflemektedir. Bu bağlamda saptanan mülahazalar önce deskriptif bir anlatımla tasvir edilmekte, müteakiben bunlar analitik bir yaklaşımla analiz edilmektedir. Bu doğrultuda araştırma konumuzun sorularından bazıları şöyledir: Kur’ân’ın kolay bir kitap olması, onu yorumlamak için birtakım anlama yöntemlerine ihtiyaç duyulmadığı anlamına gelir mi? Kolaylaştırılmış kitap iddiası, sünnetin işlevsiz olduğu iddiasıyla ve “Kur’ân bize yeter” söylemi ile uyum arz eder mi? Kur’ân’ın dört kez kendisini kolaylaştırılmış bir kitap olarak ifade etmesinin ve onun üzerinde tefekkür etmeye çağrıda bulunmasının anlamı, hikmeti ve sebebi nedir? Kur’ân’ın teysîr yönünü tahlil eden müfessirler kendi dönemlerinin kültürel, sosyolojik ve bireysel tecrübelerini dikkate almışlar mıdır? Tefsir tarihine bütüncül bakıldığında müfessirlerin Kur’ân’ın kendi tabiatına dair kolaylaştırılmış kitap iddiasının ne şekilde gerçekleştiği, bu iddianın hangi alan için düşünülmesi gerektiği konusunda ihtilaf ettikleri ve bu bağlamda serdettikleri görüşlerin her birinde problem teşkil eden noktaların bulunduğu, istidlâl ettikleri önermelerin zayıf olduğu görülmektedir. Bu doğrultuda ulaştığımız bulgular ve sonuçlardan bazıları şöyledir: Kur’ân’ın teysîr boyutunu Sa‘îd b. Cübeyr, Sem‘ânî, Kirmânî, Kurtubî, İbn Cüzey ve Hâzin’in aralarında bulunduğu bir grup müfessir, onun metninin ezberlenmesini kolaylaştırmak, onu ezberlemek isteyene yardım etmekle ilişkilendirmektedir. İbn Abbâs, Mücâhid b. Cebr, Süddî el-Kebîr, Mukâtil b. Süleymân, Yahyâ b. Ziyâd, İbn Kuteybe, Ebû’l-Leys es-Semerkandî, İbn Kesîr ve Mu‘înüddîn el-Îcî’nin aralarında bulunduğu birçok müfessir ise teysîrü’l-Kur’ân tamlamasını, Kur’ân lafızlarının tilâvet ve kırâ’at bakımından her dilde kolaylaştırılmış olması şeklinde yorumlamaktadır. Taberî, Mâtürîdî, Mekkî b. Ebû Tâlib, Zemahşerî, Ebû Ca‘fer et-Tûsî, Abdülkâdir-i Geylânî, Nizâmeddin en-Nîsâbûrî, Ebû Hayyân, Ebüssuûd Efendi, İbn Acîbe, Muhammed Abduh ve Kâsımî’nin aralarında bulunduğu bir grup ilim adamının ise teysîri, Kur’ân’ın anlatım üslubunda bulmaya çalıştıkları anlaşılmaktadır. Mâverdî ve Fahreddin er-Râzî ise teysîrü’l-Kur’ân’ın konu edindiği âyeti, i‘câzü’l-Kur’ân meselesi ve mu‘cize bağlamında değerlendirmektedirler. Ehl-i Kur’ân Ekolü’nün temsilcilerinden olan Abdullah Çekrâlevî ve İnâyetullah Han el-Meşrıkî gibi bazı isimler, Kamer sûresinde geçen mezkûr âyetten hareketle onu anlamak ve yorumlamak için hadis, fıkıh ve kelam gibi muhtelif İslâmî ilimlerin metodolojisine, hatta Arap diline vukufiyete gerek olmadığını ileri sürdükleri saptanmaktadır.Keywords : Tefsir, Kurânın mâhiyeti, Kamer sûresi, Müyesser kitap, Tefsir metinlerini kronolojik inceleme metodu