- Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Issue:35
- Ehl-i Hadis ve Şia Arasında Yaşanan Polemiklerin Cerh ve Ta’dîl İlmine, Dönemin Te’lîfâtına ve Sosya...
Ehl-i Hadis ve Şia Arasında Yaşanan Polemiklerin Cerh ve Ta’dîl İlmine, Dönemin Te’lîfâtına ve Sosyal/Beşerî İlişkilere Yansıması
Authors : Uğur Erman
Pages : 6-35
Doi:10.35415/sirnakifd.1508031
View : 125 | Download : 83
Publication Date : 2024-12-15
Article Type : Research Paper
Abstract :Hz. Peygamber’in (a.s.) vefatından sonra İslâm dünyasında yaşanan iç kargaşalar, savaşlar ve fetihler İslâm toplumunun değişik fırkalara bölünmesine sebebiyet vermiştir. Her fırka kendine has birtakım dînî motifli öğretiler üretmiş, bu öğretiler zamanla ideoloji halini almıştır. Fırkaların üretmiş oldukları öğretiler taassup psikolojisiyle hayatın her alanına yansımıştır. Siyasi bir fırka olarak ne zaman ortaya çıktığı tartışmalı olmakla birlikte Hz. Peygamber’in (a.s.) vefatını müteakip ortaya çıkan dînî/itikâdî /siyâsî fırkalardan biri de Şia’dır. Hz. Ali ve onun soyundan gelenleri ilahi tayin ile dini lider kabul eden görüş etrafında birleşen guruplar diye tanımlayabileceğimiz farklı fırkaların tümünü ifade eden bir kavram olan Şia, günümüzde de kolları ile varlığını devam ettiren itikâdî/fıkhî bir mezheptir. Tarih boyunca birçok mezhebe ayrılan Şiiliğin günümüze intikal eden iki önemli mezhebi İmâmiyye/İsnâaşeriyye, İsmâiliyye ve Zeydiyye kollarıdır. Ca’feriyye ise İmâmiyye Şia’sının fıkhî yönünü temsil eden bir mezheptir. Kökeni Hz. Peygamber’in vefatına yakın bir tarihe dayanan Şia, ilk günden beri kendine has bir öğreti üreterek ilahi kaynaklı ve imâmet merkezli bir din anlayışına sahip olmuştur. Tarihsel gelişimi içinde Kelam, Hadis, Tefsir, İslam Tarihi gibi Temel İslam Bilimleri alanında ve özellikle itikâdî konularda Ehl-i hadis’in dolayısıyla Ehl-i sünnet’in karşısında yer almıştır. İmamet merkezli hadis ve hadis usulü anlayışına sahip olan İmâmiyye-İsnâaşeriyye şîîliği, daha çok bu konuda karşıt görüşte olan Ehl-i hadis ile birçok polemik yaşamıştır. Bu polemikler itikâdî farklılıklar, hadis rivayetleri, liderlik meselesi, tefsir-hadis-fıkıh usul ve teknikleri gibi çeşitli konular etrafında yoğunlaşmıştır. Özellikle ilk üç asırda Ehl-i Hadis ile yoğun polemiklere giren Şia’nın İmâmiyye/İsnâaşeriyye ve Ca’feriyye kolları, adı geçen konularda tayin ettiği bir öğreti oluşturmuş ve kaleme aldığı te’lifâtı İslami İlimlerin usul ve esasını oluşturan naslardan anladığını kendi adına ortaya koymaya başlamıştır. Buna bağlı olarak kendi fikir ve ideolojilerinde haklı olduğunu ispat etme adına sağlam dînî dayanaklar aramıştır. Bunu yaparken bazen ayetleri zorlama tevillerle delil olarak kullanmış bazen de Hz. Peygamber’in hadislerini bağlamından koparmak suretiyle nakletmiş, hatta Hz. Peygamber adına hadis uydurmaktan geri durmamıştır. Bunun karşısında yer alan Ehl-i Hadis de Şia’nın kendi öğretilerine ters düşen itikâdî görüşlerini egale etmek için birtakım önlemler alma yoluna gitmiştir. Özellikle Ehl-i Hadis hadisleri kabul ederken birtakım usul ve esaslar belirlemiş ve bu metodolojiye uygun olmayan hadisleri reddetmiştir. Kur’ân ve Sünnet’e aykırı olan fikir ve inançları Ehl-i bid’at şemsiyesi altına almış ve bunlardan gelen dinî metin ve söylemleri reddetme yoluna meyletmiştir. Buna karşın Şia, Ehl-i Hadis oluşumunun dinî metinleri nakletme ve yorumlama metodunu eleştirmiştir. Bahse konu olan her iki grup eser telif ederken eser muhtevalarını kendi görüşünü destekleme, karşıt görüşleri çürütme metodolojisi üzerine bina etmiştir. Bunun yanında dini metinleri nakleden ravileri de rivayete ehil olup olmadığını kendi mezhebinin görüşlerine uygun bir şekilde karara bağlamıştır. Neticede bu cedelleşmeler kısır münakaşalardan ibaret kalmış, hakikate ulaşmayı engellemiş, tarafları savunmacı ve övünmeci, suçlayıcı bir psikolojiye sevk etmiştir. Bu da taraflar açısından hadis rivayetlerinin, kaynaklarının ve rivayet tenkidinin farklı değerIendirilmesine yol açmıştır. Adı geçen her iki mezhep arasında yaşanan polemikler sadece itikâdî konularla sınırlı kalmamış, bu tartışmalar beşerî münasebetler ve sosyo-kültürel hayatta da kendini göstermiştir. Bu itibarla çalışmada İslâm düşünce tarihinin iki büyük ekolü olan hadis taraftarları ile Şia’nın adı geçen mezhep müntesibi olan muhaddisleri arasında yaşanan ihtilaf ve cedellerin cerh ve ta’dîl ilmine, kaleme alınan eserlere, sosyo-kültürel ve beşerî ilişkilere nasıl yansıdığı ele alınmıştır.Keywords : Hadis, Ehl-i Hadîs, Şia, Polemik, Cerh, Ta’dîl