- Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü Dergisi
- Issue:22
- Schopenhauer’de İmgelem ve Deneyim Olarak Yaşlanma
Schopenhauer’de İmgelem ve Deneyim Olarak Yaşlanma
Authors : Elif Can Çakır, Halil Çakır
Pages : 53-65
Doi:10.55256/temasa.1522624
View : 58 | Download : 39
Publication Date : 2024-12-12
Article Type : Research Paper
Abstract :Bu çalışmada Arthur Schopenhauer’in düşüncelerinin, yaşlanma kavramı etrafında tartışılması amaçlanmaktadır. Yaşlanma, insana yaşamın kısalığını ve geçiciliğini hatırlatan ölümün ilk emarelerinin deneyimlendiği bir aşamadır. Bu aşama ölüm kadar kaçınılmaz ve acılıdır. Yaşlanmanın ironik yanı, genç yaşlarında iken isteme tarafından bir oraya bir oraya sürüklenen insanın yüzüne hayatın anlamsızlığını vurmasından ileri gelir. Ölüm, insan yaşamına hükmedilmiş bir ceza olarak, yaşlılıkta infaz edilmeye başlar. Diğer yandan insanoğlunun biyolojik yazgısı kaçınılmaz bir şekilde ölüm iken, zihinsel açıdan kapasitesi sonsuzdur. Bu durum, insan varlığı için trajik bir çelişkidir. Bu trajik çelişkiye insan zihninin verebileceği tek karşılık, çaresizliktir. Ölüm karşısındaki çaresizlik, Schopenhauer’in düşüncesinde merkezi temalardan biridir ve yaşlılıktan önce idrak edilemez. İşte en büyük hayal kırıklığı da budur. Schopenhauer’e göre yaşlılıkta deneyimlenen bu hayal kırıklığı, insanı varoluşuyla baş başa bırakır. İnsanın bilinci ölümü idrak eder ancak ölümün deneyimlenmesi imkânsızdır; yaşlanmanın deneyimlenmesi ise çoğu insan için kaçınılmazdır. Birçok yazısında Schopenhauer, yaşlanmanın insan yaşamında yarattığı radikal dönüşüme dikkat çekmektedir. Bu anlamda yaşlanma, ölüm korkusunun deneyimlendiği bir süreç olarak Schopenhauer düşüncesinin anahtar kavramlarından biridir.Keywords : Schopenhauer, Yaşlanma, Ölüm, İmgelem, Deneyim