, hatta ulusun egemenliği (souverainete national) bile, insan hakları kavramı ile çevriliyor; ve şöyle deniyor: Egemenlik, artık, bir Tacın (crown) bir Hanedanın, bir zümrenin değildir; Egemenlik ulusundur: hem de kayıtsız-şartsız olarak ... Evet, ulus, egemenliğini kimse ile paylaşmaz. Ama, ulus bile, siyasall-yargısal-yönetimsel temsilcileri aracılığı ile bu egemenliğini kullanır iken, o kadar serbest değildir; bir koşula sınıra bağlıdır: İnsan Hakları... Demek ki, devlet gücünün çağdaş sınırı, ulusal egemenliğin, çağdaş sınırı "İinsan Hakları"dır."> , hatta ulusun egemenliği (souverainete national) bile, insan hakları kavramı ile çevriliyor; ve şöyle deniyor: Egemenlik, artık, bir Tacın (crown) bir Hanedanın, bir zümrenin değildir; Egemenlik ulusundur: hem de kayıtsız-şartsız olarak ... Evet, ulus, egemenliğini kimse ile paylaşmaz. Ama, ulus bile, siyasall-yargısal-yönetimsel temsilcileri aracılığı ile bu egemenliğini kullanır iken, o kadar serbest değildir; bir koşula sınıra bağlıdır: İnsan Hakları... Demek ki, devlet gücünün çağdaş sınırı, ulusal egemenliğin, çağdaş sınırı "İinsan Hakları"dır." > İnsan Hakları Üzerine, Uluslararası Alanda, "Norm-İlke"ler ve Türk İç Hukuku