Klasik Türk Edebiyatında “Tiryâk-ı Fârûk”
Authors : Gülşah Gaye FİDAN
Pages : 173-178
Doi:10.17067/asm.1110407
View : 20 | Download : 12
Publication Date : 2022-07-06
Article Type : Research Paper
Abstract :Klasik Türk edebiyatı İslam medeniyeti etkisinde ortaya çıkmış bir edebiyattır. Doğal olarak başta Kur’ân-ı Kerîm olmak üzere, hadisler, peygamber kıssaları ve “Hulefâ-yı Râşidin” yani Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin hayatları ve menkıbeleri bu edebiyatın önemli kaynaklarından olmuştur. Çehâr-Yâr-ı Güzîn’den biri olan Hz. Ömer “Fârûk” lakabıyla anılmaktadır. Ayırmak, bölmek anlamına gelen fark kökünden türemiş olan Fârûk ismi; haklıyı haksızdan ayıran, adaletli anlamlarına gelmektedir. Bu yönüyle genellikle Hz. Ömer’in adaletine telmih edilmektedir. Tiryâk ise zehre ve bazı hastalıklara karşı kullanılan bir çeşit macun olup panzehirdir ve en etkilisi “tiryâk-ı fârûk”tur. Hayvan zehirlerinin ve zehirli içeceklerin etkisini yok ettiği için yani bedenle zehri ayırdığı için bu tiryâka fârûk ismi verilmiştir. Tiryâk-ı fârûk ile Hz. Ömer arasında ilişki kurulmasının nedeni ise “Fârûk” lakabının yanı sıra Hz. Ömer’in bir menkıbesidir. Rivayete göre bir gün Rum elçisi Hz. Ömer’e düşmanlarını öldürmesi için zehir hediye eder. Hz. Ömer ise kendinin en büyük düşmanının nefsi olduğunu söyleyerek zehri içer ancak zehirlenmez. Bu menkıbeye gönderme yapılarak Hz. Ömer’in panzehre ihtiyaç duymayışı, zehri vücudundan kendisinin ayırt edişi hatırlatılmaktadır. Bundan dolayı tiryâk-ı fârûk ile Hz. Ömer arasında bir ilişki kurulmaktadır. Klasik şiirde genel olarak Hz. Ömer adaletiyle anılmaktadır ancak bu çalışmada Hz. Ömer’in genel temayül olan adaleti dışında “Tiryâk-ı Fârûk” olarak zehir-panzehir bağlamında farklı bir kullanımı incelenecektir.Keywords : Klasik Türk şiiri, Hz Ömer, Tiryâk ı Fârûk