Klâsik Türk Edebiyatında Menâkıb-nâmeler
Authors : Rıdvan CANIM
Pages : 139-158
View : 8 | Download : 3
Publication Date : 2013-06-01
Article Type : Research Paper
Abstract :Menâkıb-nâmeler İslâm edebiyatlarında ilk defa IX. asırdan itibaren yazılmaya başlanan hadis kitaplarında görülür. Sonraki asırlarda tasavvufun yaygınlık kazanmasına bağlı olarak sûfilerin derin manalı sözlerini ve örnek alınması gereken davranışlarını anlatmada kullanılmıştır. Türk edebiyatında menâkıb-nâme yazma geleneğinin XI. yüzyılda başladığı kabul edilir. XV. asırdan itibaren Anadolu sahasında menkıbe kitaplarının sayısı gittikçe artar. Bu artış yalnızca menâkıb-nâmeler için değil bütün Osmanlı edebiyatı ürünleri için yapılabilecek bir genellemedir. XVII ve XVIII. asırlar ise menâkıb-nâme türüne ait örneğin en fazla görüldüğü dönemdir. Menâkıb-nâmeler hem sözlü hem de yazılı edebiyatımızın ürünü olarak ortaya çıkar. Menâkıb-nâmelerin kahramanları hayal ürünü değil, bizzat yaşamış kimselerdir. Bu kimseler dini bakımdan yüksek mertebelere ulaşmış kişilerdir. Menâkıb-nâmelerdeki olayların yeri ve zamanı bellidir. Biçimce gayet kısa ve sade bir anlatım tarzı vardır. Menâkıb-nâmeler, sanat endişesinden uzak eserler olduğu ve sözlü edebiyattan yazılı edebiyata aktarıldıkları için dilleri gayet açık ve anlaşılır edebi metinlerdir. Menâkıb-nâmeleri diğer edebî eserlerden ayıran en büyük özellik içerik ve dil açısından ortaya koyduğu bu farklılıktır. Menkıbe yazma geleneği temel olarak iki farklı isimle anılmaktadır. Bunlardan birincisi Allah yolunda savaşanların hayatlarını, kahramanlıklarını ve güçlerini anlatan Dânişmend-nâmeler ve Battal-nâmeler’dir. İkincisi ise takva sahibi kimselerin, velîlerin anlatıldığı Saltuk-nâme türü kitaplardır. Yazıldıkları dönemlerin sosyal ve kültürel hayatı hakkında zengin bilgileri de aktaran menâkıb-nâmeler, Türk tarihi açısından da önemli birer vesika olma özelliği taşırlarKeywords : Klasik edebiyat, menkıbe, dini tür, dini hikâye, evliya hikâyeleri