- Eskiyeni
- Sayı: 56
- Ziraî Ürünlerin Emanete Bırakılması Uygulamasının İslam Hukuku Açısından Meşruiyeti
Ziraî Ürünlerin Emanete Bırakılması Uygulamasının İslam Hukuku Açısından Meşruiyeti
Authors : Ahmet Ekşi
Pages : 337-358
Doi:10.37697/eskiyeni.1565776
View : 69 | Download : 64
Publication Date : 2025-03-25
Article Type : Research Paper
Abstract :Tarihin her döneminde insanlar, ürettikleri gıda ürünlerinden, o an ihtiyacı olanı ayırdıktan sonra arta kalanı; depo, ambar, antrepo, ardiye ve umumi mağaza gibi korunaklı alanlarda saklama yoluna gitmişlerdir. Özellikle uzun süre bozulmadan dayanabilen ve bu sebeple stoklanması mümkün olan arpa, buğday, mısır, pamuk, fındık, çay ve ceviz gibi ürünler, güvenli ortamlarda korunmak ve zamanı geldiğinde piyasaya sürülerek satışını sağlamak amacıyla bu depolara teslim edilmiştir. “Emanete bırakma” olarak isimlendirilen bu uygulamada çiftçi; mahsulü günümüzde söz konusu amaca yönelik benzer uygulamalar yürüten lisanslı depolara, Toprak Mahsulleri Ofisine veya tüccara bırakır. İlgili kurum veya kişi bunun karşılığında ürünün cins, miktar ve vasıflarının yazılı olduğu makbuz veya ürün senedi düzenleyerek müstahsile teslim eder. Müstahsil bu senetle istediği zaman depoya müracaat ederek ürünün bedelini günün rayici üzerinden talep eder. Bu çalışmada öncelikle böyle bir işlemi yapmaya sevk eden durumlar, ardından yapılan işlemin mevcut uygulama örnekleri ortaya konulmuştur. Daha sonra mevcut uygulamalar da dikkate alınarak “emanete bırakma” işleminin İslam hukuku bakımından hukuki niteliği tespit edilmeye çalışılmıştır. Özellikle vedîa, karz ve bey‘ akdiyle benzer ve farklı yönleri ortaya konularak söz konusu uygulama tip akitler bakımından değerlendirilmiştir. İsimlendirmenin delaletiyle yapılan işlem, bir vedîa akdi gibi gözükse de tarafların amacı ve ürünün tüccara tesliminden itibaren işleyen süreç bütün halinde göz önünde bulundurulduğunda, bu işlemi vedîa olarak değerlendirmek isabetli bulunmamıştır. Aynı şekilde özellikleri ve işleyişi göz önünde bulundurulduğunda karz akdi ile emanete bırakma arasında özellikle maksat açısından bir benzerlik bulunmadığı tespit edilmiştir. Satım sözleşmesi kapsamında ele alınması kanaatimizce de uygun olan ziraî mahsulü emanete bırakma işleminin, aslında satım sözleşmesinin daha özel bir uygulaması olan bey’u’l-isticrâr ile aynı mahiyette olması hasebiyle caiz olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca emanete bırakma gibi teamül haline gelen işlemlerin; maslahat, kolaylaştırma, ihtiyaç, zaruret ve örfe riayet gibi ilkeler kapsamında da caiz görülebileceği kanaati hasıl olmuştur.Keywords : İslam Hukuku, Ziraî Ürün, Emanete Bırakma, Lisanslı Depoculuk, Vedîa, Karz, Satım Akdi, İsticrâr