- Folklor/Edebiyat
- Volume:30 Issue:117
- Osmanlı’da Unutulmuş Bir Ağı Bilimi Risalesinde Geleneksel Tedaviler Üzerine Notlar
Osmanlı’da Unutulmuş Bir Ağı Bilimi Risalesinde Geleneksel Tedaviler Üzerine Notlar
Authors : Merve Yorulmaz Kahve
Pages : 239-256
Doi:10.22559/folklor.2576
View : 186 | Download : 133
Publication Date : 2024-02-05
Article Type : Research Paper
Abstract :Osmanlı coğrafyasında 13. yüzyıldan itibaren kendi yazılı ürünlerini vermeye başlayan Türk tıbbı, 17 ve 18. yüzyılda yönünü Batı’ya dönmüş bununla birlikte çok daha çeşitli ve zengin eserler kaleme alınmaya başlanmıştır. Bu süreçte halk hekimliği çevresinde özellikle gelenek ve inanç etrafında ortaya çıkmış tedavi yöntemleri kullanılmıştır. Bahsi geçen sürecin risaleler vasıtasıyla kolaylıkla takip edilebildiğini söylemek mümkündür. Bu alanda yazılan risalelerin genellikle tedavi yöntemleri ve hastalıkların şifalarından bahsetmelerinin yanında zehirlenmelere karşı kullanılan panzehirler üzerine yazılanları da mevcuttur. Sınırlı sayıda da olsa bu eserler üzerine yapılmış çalışmalar olmakla birlikte bu çalışmada çeviri yazıya aktarılan ve incelenen eser üzerine yapılmış bir çalışmaya ulaşılamamış olması çalışmanın vücuda getirilmesine vesile olmuştur. Bu çalışmada T.C. Kütahya Belediyesi Mustafa Hakkı Yeşil Kütüphanesi Koleksiyonu’nda B024242/01 numarada “Risale-i Beyan-ı Havass-ı Panzehir” adıyla kayıtlı el yazması eser esas alınmıştır. Her ne kadar kütüphane kayıtlarında “Risale-i Beyan-ı Havass-ı Panzehir” adıyla kayıtlı ise de müellif eserin başında “Derbeyān-ı cevher” adını kullanmayı tercih etmiş fakat hemen devamında “Ammā baʿd; risāle-i ʿamelı̇̄ olan pānzehiri ḫavāṣṣı beyānındadur.” açıklamasını eklemiştir. Bu çalışmada eserde bahsi geçen panzehrin , -ki bunun hangi cevher olduğu ilgili yazma eserde açıkça beyan edilmemiştiryirmi üç şifası tasnif edilmiş, tedavilerde kullanılan adbilim unsurları (hayvan adları, bitki adları vb.) Türk dilinin söz varlığına katkıları çerçevesinde değerlendirilmiştir.Keywords : risale, ağı bilimi, panzehir, Osmanlı, gelenek