- HADITH
- Issue:5
- نقد ادعاء الشيعة الإمامية بأن أهل السنة اعترفوا بغيبة الإمام الثاني عشر دراسة حديثية نقدية...
نقد ادعاء الشيعة الإمامية بأن أهل السنة اعترفوا بغيبة الإمام الثاني عشر دراسة حديثية نقدية
Authors : Yusuf OKTAN
Pages : 4-37
Doi:10.5281/zenodo.4421697
View : 15 | Download : 12
Publication Date : 2020-12-31
Article Type : Research Paper
Abstract :Hz. Peygamber insert ignore into journalissuearticles values(s.a.v.);’in vefatından sonra ortaya çıkan mezhebî ve siyasî olaylar Müslümanlar arasında bazı fırkaların çıkmasına sebep olmuştur. Bu fırkaların en önemlisi, günümüzde İran devletinin resmi mezhebi olan, İsnâaşeriyye olarak şöhret bulmuş On İki İmam Şîa’sıdır. Mezhebin inanç sistemi on ikinci imam Muhammed b. Hasan’ın hicri 329’da gaybete girdiği ve ahir zamanda ortaya çıkarak dünyaya adalet ve selamet getireceği üzerine kuruludur. İnanç sistemlerinin doğruluğunu ispatlamak için muhalif olarak gördükleri Ehl-i Sünnet mezhebinden bu konuda delil getirmekte ve Sünni ulemanın kendi imamlarının gaybete girdiğini itiraf ettiklerini söylemektedirler. Bu makale Şîa’nın bu konudaki iddialarını tahlil ve tenkit niyeti taşımaktadır. Hicrî 1. ve 2. asırda İslam kelimesinin müradifi ve bid`at kelimesinin zıttı olarak kullanılan Ehl-i Sünnet kavramı Hz. Peygamber’in insert ignore into journalissuearticles values(s.a.v.); ve ashabının yolu olarak anlaşılmıştır. Buna mukabil hicri 4. ve 5. asırda şekillenen On İki İmam Şîa’sı ise muhtelif merhalelerden geçerek ortaya çıkmıştır. Şîa kelimesinin ilk kullanımı Hz. Ali’yi hilafette takdim ve onu savaşlarda destekleme manalarına gelirken, bu kavramda nasla imâmet tayini gibi anlamlar telakki edilmemiştir. Ehl-i Sünnet ile İmâmiyye Şîa’sı arasındaki en önemli farklardan biri İmâmet kavramında görülmektedir. Ehl-i Sünnet İmâmeti ümmetin yerine getirmesi gereken bir uygulama olarak görürken Şîa, bunu Allah üzerine vacip kılarak Allah’ın nasla tayin ettiğine inanmıştır. Böylece bu mesele Ehl-i Sünnet`te inanç meselesi olmaktan uzak, dinin furuatından sayılırken; Şîa`da bu konu inanç sistemlerinin merkezine taşımıştır. İmâmet meselesini on ikinci imamlarının Mehdî olduğuyla taçlandıran Şîa, bütün imamlarını masum addederek Allah tarafından seçildiğine inanmış böylece akide ve usulleri bu iddia etrafında şekillenmiştir. Ehl-i Sünnet kaynaklarında zikri geçen ve muteber kaynaklardan aktarılan ahir zamanda zuhur edeceği buyrulan mehdî inancının aslen Şîa’nın inancıyla bir bağlantısı bulunmamaktadır. Zira Şîa`nın, inanç sisteminin merkezine koyduğu bu şahıs Şîa`ya göre, doğmuş ve gaybete girmiştir; ancak Ehl-i Sünnet’in inandığı Mehdî henüz doğmamıştır. Bununla birlikte bu kişinin ahir zamanda ortaya çıkacağına inanılmaktadır. Mezkûr şahıs konusunda Şîa ile Ehl-i Sünnet arasındaki tek benzerlik Mehdî’nin Hz. Peygamber’in insert ignore into journalissuearticles values(s.a.v.); soyundan olacağı yönündedir. Ehl-i Sünnet’te de önemli bir yeri olan ahir zamanda beklenen mehdî rivâyetleri Şîa tarafından istismar edilerek kendi inanç sistemlerinin doğrulunu ispat etmek için kullanılmıştır. Ehl-i Sünnet âlimlerinin mehdî rivâyetlerini Şîa’nın iddia ettiği gibi anlamamasına rağmen Şîa, bazı Ehl-i Sünnet âlimlerinin on ikinci imamın doğduğunu hatta gaybete girdiğini itiraf ettiklerini söylemektedir. Bu minvaldeki sözler kuşkusuz Ehl-i Sünnet’in de Şîa itikadını doğruladığı iddiasının ispatı yönünde bir ameliyenin sonucudur. Bu çalışma Şîa’nın bu iddialarını ele alarak Ehl-i Sünnet oldukları iddia edilen âlimlerin kitaplarına, bu âlimlerin tercümelerine dönerek incelemiş ve bunun neticesinde Şîa’nın bu iddiasını birkaç sınıfa ayırmıştır: Buna göre bu kişiler ya kendi zamanlarında yaşamış veya kendilerine hayat hikâyeleri ulaştırılmış meşhur şahısları kitaplarında anlatan veya toplum içinde şöhret bulan haberleri aktaran tarihçiler ya da Sünnî oldukları iddia edilen bu âlimler birçok Şiî âlimin kitaplarında zikrettikleri ve onlar hakkında övgüyle bahsettikleri Şiî âlimlerdir. Makalede ele alınan Sünnî âlimlerin kitaplarında on ikinci imamın doğduğunu ve gaybete girdiğini zikrettikleri ve bununla birlikte bu görüşleri Şîa’ya nispet ettikleri de görülmektedir. Bu sözleri, mezkûr görüşleri kabul cihetinden olmayıp nakil yönünden olduğu anlaşılmaktadır. Şiî âlimlerinin mezkûr Sünnî âlimlerin görüşlerini bazı noktalarda keserek kendi inanç sistemlerine uygun olacak şekilde aktardıkları görülmektedir. On ikinci imamın doğumu ve gaybeti meselesini Şîa’nın akidesine uygun şekilde aktaran ve Sünnî olduğu iddia edilen bu âlimler incelemeler sonucunda aslında Şiî hocalardan, toplumdan ya da kültürden etkilenmiş müteşeyyiʻ kişilerdir. İncelemeler sonucunda anlaşılan diğer bir önemli konu da mezkûr meseleyi Şîa’nın görüşüne uygun şekilde kitaplarında zikreden Şîa’nın inanç sistemine istidlal sadedindeki bu tarz cümlelerin bazı Sünnî âlimlerin kitaplarına daha sonradan ilave edildiği görülmektedir. Sünnî oldukları iddia edilen şahısların Şîa’nın görüşüne uygun olarak kitaplarında zikrettikleri rivâyetlerin çoğunun kaynağı yine İmâmî kaynaklara dönmektedir. Bu rivâyetleri kitaplarında aktaran şahıslar hakkında ya müteşeyyiʻ ya râfızî olduğu ya da hadîs ilminde mâhir olmadığı gibi tanımlamalar yapılmıştır. Bunun yanında bu kişiler tenkit edilmiş, yalan ve batıl rivâyetler topladıkları hususunda eleştirilmişlerdir.Keywords : Rivayet, Ehl i Sünnet, Şia, Mehdi, Gaybet