IAD Index of Academic Documents
  • Home Page
  • About
    • About Izmir Academy Association
    • About IAD Index
    • IAD Team
    • IAD Logos and Links
    • Policies
    • Contact
  • Submit A Journal
  • Submit A Conference
  • Submit Paper/Book
    • Submit a Preprint
    • Submit a Book
  • Contact
  • İlahiyat Akademi
  • Issue:18
  • Hakîm Senâî-yi Gaznevî’nin (ö. 525/1131 [?]) Hadîkatü’l-hakîka İsimli Eserinde İnsan

Hakîm Senâî-yi Gaznevî’nin (ö. 525/1131 [?]) Hadîkatü’l-hakîka İsimli Eserinde İnsan

Authors : Sezai Küçük, Zabihullah Rahmani
Pages : 223-257
Doi:10.52886/ilak.1346422
View : 91 | Download : 87
Publication Date : 2023-12-26
Article Type : Research Paper
Abstract :Bu makalede Hakîm Senâî-yi Gaznevî’nin (ö. 525/1131 [?]) hayatı ve tasavvufî kişiliği üzerinde durulduktan sonra Farsça kaleme aldığı tasavvufa dair meşhur eseri Hadîkatü’l-hakîka ve şerî’atü’t-tarîka’da tasavvufun önemli konularından biri olan "insan” kavramı ile insanın zahir ve batın (beden-nefis/ruh-kalp) yapısına dair ortaya koyduğu düşünceleri tespit edilmeye çalışılacaktır. Hakîm Senâî-yi Gaznevî Afganistan’ın Gazne şehrinde dünyaya gelmiş ve altmış yaşlarında bu şehirde vefat etmiştir. Hakîm Senâî tasavvufî meseleleri ilk kez şiir dünyasına taşıyarak edebiyata başka bir ruh kazandırmış ve bu yönüyle tasavvufî mesnevî tarzının kurucusu ve öncüsü kabul edilmiştir. Kendinden sonra yaşamış olan Ferîdüddin-i Attâr, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Sa’dî-i Şîrâzî ve Abdurrahmân-ı Câmî gibi büyük mutasavvıf şairler de ondan etkilenerek bu tarzı devam ettirmiştir. Hakîm Senâî-yi Gaznevî’nin Hadîkatü’l-hakîka isimli eseri 10.000 beyitten ibaret olup İlâhînâme ve Fahrînâme olarak da bilinmektedir. Mesnevî tarzında yazılan eser bir tasavvuf ansiklopedisi niteliğinde olup tefsir, hadis, fıkıh, kelam, hikmet, mantık, felsefe, tarih ve edebiyat konularını da içeren bir kaynaktır. Eserinde bir çok tasavvufî konuyu dile getiren Hakîm Senâî’nin üzerinde durduğu önemli konulardan biri de "insan” olmuştur. Bu çalışmada da beyitlerden yola çıkılarak insanın yapısı üzerinde durulmuş ve "ruh, kalb/gönül, beden/cisim, nefis, akıl ve aşk” başlıklarına yer verilmiştir. Kavramlar ele alınırken her biriyle ilgili öncelikle tasavvuf kaynaklarından genel bilgiler sunulmuş sonra araştırmanın temel kaynağı olan Hadîkatü’l-hakîka’dan ilgili beyitler tespit edilerek günümüz Türkçesine aktarılmış ve beyitlerin yorumu yapılmıştır. Mesela; ruh başlığı altında ruh kavramıyla ilgili genel bilgi verildikten sonra söz konusu eserden tespit edilen konu ile alakalı beyitler tasnif edilerek yorumlanmıştır. Ruhun kaynağı, beden ile ilişkisi, insanın vücûdundaki işlevi gibi hususlar ele alınmıştır. Aynı şekilde gönül kavramıyla ilgili de beyitlerde geçen insan vücûdunun sultanı, makam-ı ilahî, Allah’ın sevgi ve nurunun kaynağı, ruhun merkezi, esrâr-ı Kur’ân’a vakıf, tevhîd makamı, iman kaynağı, dinin merkezi gibi tanımlamalar ile birlikte Hakîm Senâî’nin eserinde kalb/gönlün bazı işlev ve özelliklerinin insandaki yeri ve önemini dile getiren beyitler tespit edilmiş ve izahları yapılmıştır. Makalede nefis kavramı üzerinde daha fazla durulmuştur. Nefis ile ilgili genel bilgiler sunulduktan sonra bu kavramla ilgili Hadîkatü’l-hakîka’da bulunan beyitlere makaledeki sınırlılık ölçüsünde yer verilmiştir. Ardından arzu, hevâ, kibir, gurur ve bencillik gibi yönleri çeşitli beyitlerle aydınlatılmıştır. Aynı şekilde Hadîkatü’l-hakîka’da geçen aşk ve akıl kavramları da beyitlerle izah edilmeye çalışılmıştır. Hakîm Senâî’nin aşka dair tarif ve övgüleri, fikir ve düşünceleri, aşka dair söz söyleyen başka kaynaklarda rastlanmamış dikkat çekici tanımlamaları tespit edilmiştir. Akıl kavramıyla ilgili de müellifin şiirlerinde "Hem mücevherdir, hem de maden, hem Allah’ın insan vücûdundaki elçisi, hem de bekçisidir.” tanımlamaları ve "Aşk, akıl ve hislere sığmaz, dolayısıyla aşkın ne olduğu sadece sahibine malumdur.” şeklinde tarif ve anlatımları yorumlanmıştır. Hakîm Senâî Hadîkatü’l-hakîka’daki beyitlerde insan vücûdunu bir eve benzetmektedir. Ona göre ruh, beden, kalp, aşk, akıl ve nefis bu evde mukîm bireylerdir. Fakat haz ve lezzete düşkün nefs-i emmâre, bu vücûd evinin hırsızıdır. Nefis şehvetperestliği yüzünden gönlü, aklı, ruhu bulandırma eğilimindedir. Nefsin kibir, gurur, haset, hırs, kin, nefret, gazap, ihtiras, şehvet, tahammülsüzlük, dedikodu, hayvânî arzular, hasislik, hevâ ve heves gibi menfî huyları vardır. Bunları da fiile dönüştürme gayretindedir. Nefis hırsızlığının yanısıra her an ısıran köpek, hile yapan fare gibidir. Vücûd mülkünde nefis ve ruhtan ibaret iki ayrı hükümdar saltanat sevdasında, birbiriyle mücâdele hâlindedir. Aklı ilim aydınlattığı gibi gönlü de aşk parlatırsa o zaman beden evinde ruh hükümdar olur. İnsan da yaratılış gayesine ulaşarak hakikati bulur. Hakîm Senâî bütün bu benzetme ve tespitleriyle insanın nasıl kemâlâta ulaşacağının yolunu işaret etmektedir.
Keywords : Tasavvuf, Hakîm Senâî, Hadîkatül hakîka, İnsan, Akıl, Ruh, Nefis, Kalp

ORIGINAL ARTICLE URL
VIEW PAPER (PDF)

* There may have been changes in the journal, article,conference, book, preprint etc. informations. Therefore, it would be appropriate to follow the information on the official page of the source. The information here is shared for informational purposes. IAD is not responsible for incorrect or missing information.


Index of Academic Documents
İzmir Academy Association
CopyRight © 2023-2025