- Kader
- Volume:22 Issue:1
- el-Âlim ve’l-Müte‘allim’in Kaynak Kritiği, Semerkant’ta Yayılışı ve Mâtürîdî’deki İzleri...
el-Âlim ve’l-Müte‘allim’in Kaynak Kritiği, Semerkant’ta Yayılışı ve Mâtürîdî’deki İzleri
Authors : Metin Avcı
Pages : 30-59
Doi:10.18317/kaderdergi.1420895
View : 136 | Download : 102
Publication Date : 2024-06-30
Article Type : Research Paper
Abstract :Hz. Peygamberin vefatıyla birlikte, hilâfet tartışması başta olmak üzere ashap birçok problemle karşı karşıya kalmış, sorunlar çözülmüş gibi görünse de bu dönem, sonradan ortaya çıkacak olan mezhep ve fırkaların oluşum sürecini tetiklemiştir. Hilâfetin ilk otuz yılında yaşanan olumsuz hadiselere, Emevî devletinin kurucusu Muâviye (ö. 60/680)’nin izlediği siyaset anlayışından kaynaklanan bazı olumsuzluklar da eklenince ümmet arasında fırkalaşma dönemi başlamıştır. Önce bazı Emevî sonra da bazı Abbasî halifelerinin yanlış uygulamalarına şahit olan Ebû Hanîfe (ö. 150/767), çözüm odaklı görüşleriyle ümmetin bu ihtilaf dönemine damga vurmuştur. O, aklî bilgiyi önceleyen ve nassların açıklanmasında kullanan düşünürlerin başında gelmektedir. Onun itikadî eserleriyle İslâm düşüncesine kazandırdığı yenilikçi yaklaşım özellikle de akaide dair ilk metin kabul edilen el-Âlim ve’l-müte‘allim’deki görüşleri, eleştiri oklarının kendisine yönelmesine sebep olmuş, onu hadis taraftarlarının galiz ithamlarının hedefi yapmıştır. Ehl-i Rey’in lideri ve Mürcie’nin iman akîdesinin destekçisi olmasının da bu eleştirilerde payı büyük olmuştur. Ayrıca onu kendilerinden sayan Mu‘tezile’ye eleştiriler yöneltmesi; Mu‘tezile mensuplarınca onun herhangi bir itikadî eseri olmadığı iddialarını dillendirmesine sebep olmuştur. Diğer taraftan Zehebî, el-Âlim ve’l-müte‘allim’in Ebû Hanîfe’ye değil, Ebû Mukātil es-Semerkāndî’ye nispet edildiğini söylemiştir. Bu görüş F. Kern, J. Schacht, W. Madelung ve U. Rudolph gibi bazı müsteşrikler tarafından kabul görmüş ve Ebû Hanîfe’ye nispet edilen itikad eserlerinin otantik olup olmadığı tartışmalarını beraberinde getirmiştir. Özellikle Schacht tarafından bazı varsayımlar yapılarak, el-Âlim ve’l-müte‘allim’in Ebû Hanîfe’ye aidiyeti reddedilmiştir. Hatta Schacht bu eseri ilk dönemin Mürcie kaynaklarından biri kabul ederek, Ebû Hanîfe’ye ait olmayışının en büyük delili saymıştır. Ancak Âlimlerin çoğunluğuna göre el-Âlim ve’l-müte‘allim ve kendisine nispet edilen diğer eserlerindeki itikadî görüşler Ebû Hanîfe’ye aittir. Bu kanaatin oluşmasında etkili olan en büyük faktör, Hanefî-Mâtürîdî ekolünün mimarlarından olan Mâtürîdî (ö. 333/944) olmuştur. O, el-Âlim ve’l-müte‘allim’in râvilerinden birisi olduğu gibi, Te’vîlât’ında bu eseri Ebû Hanîfe’ye nispet etmiş ve eserden nakillerde bulunmuştur. Onun Kitâbü’t-Tevhîd’deki büyük günahlara dair görüşleri de el-Âlim ve’l-müte‘allim’de bu konuda yer verilen görüşlere benzemektedir. Bu araştırmada; el-Âlim ve’l-müte‘allim’in rivayet zincirinde bulunan ve eserin Semerkant’ta yayılışına katkı sunan âlimler hakkında kısaca bilgiler verilmiştir. Eserin içeriğini oluşturan itikadî münakaşalardan; imanın mahiyeti, iman-amel ayrılığı, imanda eşitlik, din-şeriat ayrımı, büyük günah ve ircâ meseleleri o günün güncel konularıdır. Bu başlıklar üzerinden, eserin Mâtürîdî üzerindeki önemli izleri de tespit edilmeye çalışılmıştır. Hanefî-Mâtürîdî düşüncenin itikadî nüvesini teşkil eden bu eserin, günümüze kadar geçirdiği sürecin değerlendirilerek kaynak kritiğinin yapılmış olması, araştırmayı benzerlerinden ayırmaktadır.Keywords : İslam Mezhepleri Tarihi, el Âlim vel müteallim, Ebû Hanîfe, Ebû Mukātil es Semerkāndî, Mâtürîdî, Semerkant