Yalan ve Tiyatro
Authors : Müşerref ÖZTÜRK ÇETİNDOĞAN
Pages : 117-124
Doi:10.17484/yedi.69665
View : 11 | Download : 8
Publication Date : 2015-07-11
Article Type : Research Paper
Abstract :İnsanoğlu sözlü iletişime geçtiği zamanlardan bu yana yalan söyler. Kişinin kendini korumak uğruna, niyetini bir başkasından gizleyerek söylediği yalanlar, gerçekleri akla uydurmanın yolu kabul edilir. Gerçeklik ve yaşananlar arasında tam bir uyum olmadığında yalan ortaya çıkar. Felsefede yalan, doğrudan tartışılmayıp hakikatin görünür hale gelmesini sağlayan diyalektik bir ilişkiyle ele alınır. Yaratıcı bir işleve sahip olan yalan, bir dil oyunu olarak görülür ve hakikat ancak yalan’la görünür hale gelir. Burada öncelikle, felsefeden yola çıkarak yalanın hakikatle olan bağı tartışılmakta ve bu bağlamda tiyatro sanatının kurmacaya dayalı doğası yeniden ele alınmaktadır. Çünkü tiyatro sanatı mimesisin doğası gereği bir kurgulama eylemidir -ki bu eylemin özü, seyirciyi bir yalana inandırmaya dayanır. Gerçeğin ‘-mış gibi’ yapılarak taklit edilmesiyle başlayan sahneleme, seyircinin kandırılması değil, aksine bilinçli bir şekilde seyircinin yalana ortak oluşuyla paylaşılan bir estetiktir. Dolayısıyla bu çalışmanın asıl amacı, gerçekliğin içinde yalandan olanı tercih eden ‘seyreden insan’ın -‘homo videns’in gerekçelerini sorgulamaktır. Anahtar Sözcükler: Yalan, Hakikat, Felsefe, Tiyatro, Mimesis.Keywords : Lie, Truth, Philosophy, Theatre, Mimesis