- Bitig Edebiyat Fakültesi Dergisi
- Sayı: Mevlevilik GeleneÄi ve Vefatının 475. Yılında MuÄlalı İbrahim Åâhidî (1470-1550) Ãzel Sayısı Ãzel Sayı
- Hangi Şâhidî? Şâhidî’yi Kendi Dilinden ve Kaynaklardan Yeniden Okumak
Hangi Şâhidî? Şâhidî’yi Kendi Dilinden ve Kaynaklardan Yeniden Okumak
Authors : Bilge İlhan Toker
Pages : 1-28
Doi:10.69787/bitigefd.1632374
View : 114 | Download : 84
Publication Date : 2025-04-28
Article Type : Research Paper
Abstract :İbrahim Şâhidî (ö. 957/1550) on altıncı asrın meşhur Mevlevî isimlerinden olup günümüzde adı, tekkesini kurduğu Muğla ile birlikte anılan bir isimdir. Şuara tezkirelerinde şairliği genellikle sözlükçülüğünün gölgesinde kalan İbrahim Şâhidî’nin temsil ettiği derviş tipi hakkında biyografi kaynaklarında ve Şâhidî ile ilgili yapılan çalışmalarda zaman zaman farklı bilgiler verilmiştir. Şâhidî’nin, şeyhi Dîvâne Mehmed Çelebi’nin (ö. 951/1544 sonrası) izinde, Mevlevîliğin Şems kolunun inşa ettiği gelenek içerisinde rindane bir hayat mı sürdüğü yoksa Veled kolunun daha kurallı ve mütedeyyin doktrinine uygun mu yaşadığı konusunda bir netlik yoktur. On altıncı asır tezkirecileri Şâhidî’nin Mevlevî muhitindeki yerine değinmezler. Genellikle Gülşen-i Tevhîd’i ve Tuhfe-i Şâhidî’si odağında Şâhidî’yi değerlendirirler. On sekizinci asırda Mevlevî muhitinde yazılan Sefine-i Nefise-i Mevleviyân ve Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye ise şair hakkında daha detaylı bilgiler sunar. Ancak bu metinlerde de Şâhidî’ye ayrılan kısımlarda onun Mevlevî muhitinde dâhil olduğu meşrebe/neşveye değinilmez. Bu konuda yalnızca şairin kendisi birtakım bilgiler verir. İbrahim Şâhidî’nin Gülşen-i Esrâr’ında şeyhi ile karşılaştığı anları aktardığı anlatıda, dâhil olduğu mecliste yaşananlar klasik İslam anlayışına pek de uygun olmayan motifler içerir. Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyân’da ve Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye’de Şâhidî’nin etrafındaki isimlerin, devrin Mevlevî muhitinde taşkın ruh hâlleri ile dikkat çeken isimler olduğu görülür. Şâhidî’ye yer veren ve Osmanlı’nın Sünnî politikasından uzak bir coğrafyada yazılan bir eser, onunla ilgili bambaşka bilgiler verir. Şâhidî’nin yetiştirdiği isimlerden olan tezkire yazarı Garîbî, Şâhidî hakkında, Osmanlı sahasında yazılan tezkirelerin verdiği bilgilerden farklı bir kanaat belirtir ve Şâhidî’yi Şiî bir şair olarak niteler. Bu çalışmada, Şâhidî hakkında biyografi kaynaklarının verdiği bilgiler ile şairin, derviş tipi çerçevesinde kendisini nasıl anlattığı, zahide karşı kendini nasıl konumlandırdığı ele alınacak ve Şâhidî’nin yaşadığı dönemde nasıl bir Mevlevî dervişi kimliğine sahip olduğu ortaya koyulacaktır. Şâhidî’nin hayatı hakkında bilgi veren bir girişin ardından ilk iki başlıkta, tezkirelerde Şâhidî ile ilgili biyografik bilgilerde öne çıkan detaylar karşılaştırılacaktır. İkinci bölümde ise Şâhidî’nin eserlerinde kendini bir derviş olarak nasıl ifade ettiği ele alınacaktır. Üçüncü kısımda Osmanlı’nın on altıncı ve on sekizinci asırda Safevîlerle ve Mevlevîlerle olan ilişkisine değinilecek ve bu ilişkilerin Şâhidî’nin biyografisinin yazımına etkisi değerlendirilecektir. Son bölümde ise Şâhidî’nin mezhebi ve bir derviş olarak kendini nasıl konumlandırdığı şiirlerinden örneklerle ele alınacaktır. Bu çalışmada, Şâhidî’nin Mevlevî gelenekte Şems kolu olarak adlandırılan ve daha çok rindâne tavırları ile meşhur dervişlerin inşa ettiği gelenek içerisinde yer aldığı ancak Osmanlı’nın resmî ideolojisinden de uzaklaşmadığı iddia edilmektedir.Keywords : Mevlevîlik, Şems Kolu, Muğlalı Şâhidî, Tezkire, Tipler, Sünnîlik.