NAMIK KEMAL VE OSMANLI’DA ANAYASAL DÜŞÜNCENİN GELİŞİMİ
Authors : Mustafa Fatih Sari
Pages : 615-639
Doi:10.57083/adaletdergisi.1573705
View : 66 | Download : 101
Publication Date : 2024-10-25
Article Type : Research Paper
Abstract :Osmanlı, 18. yüzyılda yaşanılan askerî kayıplar neticesinde gözünü Batı’ya çevirmiş ve askerî reform girişiminde bulunmuştur. İlerleyen yıllarda sorunların askerî reformlarla çözülemeyeceği anlaşılmış ve özellikle II. Mahmud döneminin sonlarında devlet düzeninde birtakım reformlara girişilmiştir. O dönemde yapılanların Batı’nın siyasî ve idarî kurumlarından izler taşıdığı açıktır. Bununla beraber esas kırılmanın Mustafa Reşid Paşa ve Tanzimat Fermanı ile gerçekleştiği kabul edilmektedir. “Devlet nasıl kurtarılacak?” sorusu hâlâ herkesin düşüncesinin merkezinde durmaktadır ancak artık bu soruya verilen cevaplar değişmeye başlamıştır. Reşid Paşa, ideal devletin oluşturulmasının “iyi hükümdar” yetiştirmekle ilgili bir mesele olmadığını düşünmektedir. Ona göre devlet idaresinde muvazeneyi sağlamak maddi varlıklar, müesseselerden geçmektedir. Tanzimat’ın ilerleyen yıllarında ise çarpıcı itirazlara sahip Yeni Osmanlılar hareketi filizlenmiştir. Bu hareketin belki de en önemli ismi Namık Kemal’dir. Onun düşüncesi gelenek/din ve Batı arasında bir sentez arayışının yansımasıdır. Bu doğrultuda İslâmî kavram ve kurumlarla Batı siyasî ve hukukî düşüncesinin ürettiği kavram ve kurumlar arasında bağ kurmak için yoğun bir çaba harcamıştır. Ona göre Batı düşüncesinde öne çıkan halk egemenliği, temel hak ve özgürlükler, hürriyet, parlamento, eşitlik gibi kavramların hepsinin İslâm düşüncesinde karşılığı bulunmaktadır. Her ne kadar söz konusu sentez çabası çelişkili bir muhtevaya sahip olmakla eleştirilse de, ilgili dönemin askerî, siyasî ve düşünce ortamı koşulları birlikte değerlendirildiğinde, bizatihi bu çabanın kendisinin bile ne kadar kıymetli olduğu görülecektir.Keywords : Anayasal düşünce, Osmanlı anayasacılığı, Namık Kemal, halk egemenliği, parlamento