- Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Volume:29 Issue:2
- Fıkıh Usûlünde Nefyü’l-Medârik Yöntemine Mantıkî Bir Yorum
Fıkıh Usûlünde Nefyü’l-Medârik Yöntemine Mantıkî Bir Yorum
Authors : Muhammet Kantar
Pages : 209-225
Doi:10.58568/firatilahiyat.1521097
View : 88 | Download : 48
Publication Date : 2024-12-31
Article Type : Research Paper
Abstract :Fıkhî doktrinde nefyü’l-medârik meselesi, tam da bu adlandırmayla kendisine çok yer bulamamaktadır ve klasik yaklaşımda daha çok farklı isimlerle anılmaktadır fakat biz bu terkibi gerek konuyu daha anlaşılır kılması gerek ifadenin bir cümleden ziyade daha pratik kullanımına yol açması bakımından kullanmayı uygun gördük. Meseleyi araştırmaya layık bulmamızın sebeplerinin başında, onunla alakalı müstakil ve özgün çalışmaların neredeyse yok denecek kadar az olması gelmektedir. Diğer bir sebep, kendisine sıkça ve açıkça fırsat tanımayanların onu istishâb başlığı altında incelemesi hasebiyle ikisi arasındaki ilişkiyi belirlemek olmuştur. Bu süreç içerisinde multidisipliner okuma eğilimimiz, konuya ilişkin modern mantıkta da boy gösteren bazı terimsel ifadelerin ne denli benzer olduğunu fark etmemize yol açtı. İslam hukuk metodolojisinde dinî hükümleri ilgili kaynaklardan çıkartacak uzmanlar için temel yöntemlerin bilinmesinde önemli bir rol oynayan “kanıt yokluğu/nefyü’l-medârik” metodu daha çok istishâb deliliyle beraber ele alınmış ve müstakil bağlamda incelenmemiştir. Herhangi bir konuyla alakalı onun hükmünü oluşturacak delilin bulunmaması durumunda hukukçular, delil yok diye hükmün de olmadığını belirten bu yöntemden bahsetmişlerdir. Genellikle Hanefîler’in fasid deliller başlığı altında inceledikleri kanıt yokluğu meselesi, yer yer diğer hukukçular arasında kullanılmıştır. Şayet delilin yokluğu sebebiyle hükmün yokluğuna karar verilmezse, âlimlerin burada istishâb deliline başvurarak hükmün varlığının devam ettiğine dair kanaatleri oluşmuştur. Ancak, dile getirdiğimiz üzere her iki yöntemin karışık biçimde ele alınışı onların hiyerarşik deliller platformunda nereye konumlanacakları ve nasıl algılanacakları problemini doğurmuştur. Beş vakit namazın varlığının gerekliliği üzerine altıncı bir vakit namazın emredilmediği gerçeği nefy yöntemine ait belli örneklerin başında gelmektedir. Buna göre, kanun koyucunun beş vaktin üzerine bir yenisini koymadığını ve tam tersi şekilde koyduğunu gösteren herhangi bir delilin bulunmamasıyla da altıncı vakit namazın yokluğuna hükmetmek mevzu bahistir. Delil yokluğu konusu, kapsamı bakımından sadece klasik fıkıhta kullanılmamaktadır. Hatta bu konunun genişliğini sadece İslâmî ilimlerle sınırlamamak gerekir. Öyle ki delil yokluğu yöntemi, modern bilim anlayışına da yön vermektedir. Daha çok kanıt yokluğu şeklinde dile getirilen söz konusu yöntem hiç de azımsanmayacak sayıya ulaşmış bir popüler kabulle reddedilmektedir. Tabiri caizse bilim, kanıt yokluğunu doğru bir yaklaşım olarak görmemektedir. Kanıt yokluğunun verilen meşhur ve çarpıcı bir örneği şu şekildedir: “Dünyada uzaylıların varlığı gösteren herhangi bir kanıt yoktur, öyleyse bunu gösteren bir kanıt olmamasına dayanarak uzaylılar yoktur veya uzaylıların varlıkları yoktur”. Bu çalışmamızda öncelikle delil yokluğu tamlamasını oluşturan unsurlar incelenmiştir. Delil yokluğu yöntemi, inceleme sonucu oluşan anlam bakımından tartışmaları ve taraflarıyla beraber ele alınmıştır. Kendisiyle bulunduğu ilgisi açısından istishâbla olan ilişkisi irdelenmiştir. Bunu yaparken ilgili delilin yokluğundan ötürü hükmün de bulunmadığını iddia eden kimsenin salt bir şekilde iddiasını ispatlatmasının yeterli olup olmadığına da yer verdik. Tüm bunları ortaya koymaya çalışırken, delil yokluğu yönteminde ilgili hükme dair delilin bulunmadığını iddia eden kişinin salt şekilde buna dayanarak karar vermesinin ne kadar doğru olup olmadığına da değinmeye çalıştık. Ayrıca delil yokluğu konusunu, ilgisi olması hasebiyle kelam ve mantık gibi çeşitli disiplinlerin bazı meseleleriyle beraber ele aldık. Yapılan tartışmalar sonucunda, nefy metodu ile istishabın aynı şeyler olmadığını ortaya koymaya çalıştık. Bunların ardından nefy teorisi hakkında birtakım değerlendirmeler yapılmıştır. Söz konusu değerlendirmeler arasında, daha çok Hanefîlerin bu konuda takındığı tavra yakın birtakım yorumlar ve mantık ilmi yönünden nefyin yanlışlığına dair tespitler bulunmaktadır. Sonuçta nefyü’l-medârike ait müstakil bir çalışma, ona dair yapılan mantıksal bir yaklaşımdan güç alarak siz okuyucuların arzına sunulmuş oldu. Ne var ki bu girişim, konumuza ait literatürdeki boşluğu tam anlamıyla doldurmayacaktır. Umarız elinizdeki çalışma, zikri geçen boşluğu doldurma amacıyla yapılacak olan diğer başka araştırmalara vesile olarak konunun daha geniş kitlelere ulaşmasına hizmet eder.Keywords : İslam Hukuku, Delil Yokluğu, Nefyü’l-medârik, Bilgisizlikle Argümantasyon, Mantık, İstishâb