- Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Volume:29 Issue:2
- Ömer En-Nesefî’nin Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr’inde Sûrelerin Faziletine Dâir Zayıf Hadisleri Kullanması (...
Ömer En-Nesefî’nin Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr’inde Sûrelerin Faziletine Dâir Zayıf Hadisleri Kullanması (Fâtiha Sûresi Özelinde)
Authors : Mustafa Gökmen
Pages : 195-208
Doi:10.58568/firatilahiyat.1533861
View : 86 | Download : 65
Publication Date : 2024-12-31
Article Type : Research Paper
Abstract :Zayıf hadislerle amel hususu tarih boyunca tartışılan bir konu olmuştur. Bu konuda âlimler farklı görüşler benimsemişlerdir. Zayıf hadislerle mutlak surette amel edilmemesi gerektiğini savunan âlimler olduğu gibi, bazı şartlar muvacehesinde amel edilmesinde sakınca olmadığını savunan âlimler de mevcuttur. Yahya b. Maîn (v.233), Müslim (v.261) ve modern dönemde Subhi Salih gibi ulema zayıf hadisle amel edilmeyeceği görüşünü benimserken, İmam Şafiî (v.204), İmam Ahmed (v.241) ve Ebû Dâvud (v.275) ise bir konuda sahih hadis bulunmadığı takdirde zayıf hadisle amel edilmesi gerektiği görüşünü tercih etmektedirler. Bu iki grup haricinde, İbn Hacer (v.852) gibi orta yolu benimseyen ve bazı şartlar çerçevesinde zayıf hadisle amel edilmesi gerektiği vurgusunu yapan âlimler de bulunmaktadır. Zayıf hadisle amel etme meselesinde görüş beyan eden yaklaşımların genellikle konuların ahkâm veya faziletler olmasına göre farklılık arz ettiği görülmektedir. Bazı âlimler ister ahkâm konusu olsun ister olmasın zayıf hadisle amel etmeyi caiz olarak görmezken; bazılarının ise belli şartlar dâhilinde faziletler hatta gerektiğinde ahkâm konusunda dahi onlarla amel edilebileceği kanaatini taşıdıkları görülmektedir. Ulema genel itibariyle ahkâm konusunda zayıf hadisle amel edilmemesi kanaatine sahip olsa da bazıları ahkâm konusunda birtakım şartlar taşıması durumunda amel edilmesinde sakınca olmadığını belirtmişlerdir. Fezâile dair zayıf hadislerle amel birçok âlim tarafından dile getirilen bir konu olmuştur. İlk dönemlerden itibaren pek çok hadisçinin fazilet konusunda hadis rivayetine mütesâhil bir tavır takındıkları görülmektedir. Bu durum zayıf hadislerle amel düşüncesinin o zamandan beri var olduğunu göstermektedir. Hanefi mezhebine müntesip olan ulema genel itibariyle zayıf hadisler ile istidlalde bulunmuşlardır. Rey ve kıyasa önem veren Hanefî âlimler bazı durumlarda zayıf hadisi rey ve kıyasa tercih ettikleri görülmektedir. Bu durum daha çok taabbudi konular ile ilgili hükümleri hadislerden çıkarma zorunluluğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca amellerin fazileti hususunda insanları iyiliğe teşvik edip kötü durumlardan sakındırmak maksadıyla zayıf hadisleri kullanmaları da söz konusudur. Bazı durumlarda ise ihtiyata uygun olan hadislerin kullanımı Hanefi ulema arasında yaygın olan bir durum olarak göze çarpmaktadır. Bu ve bunlara benzer sebeplerden ötürü zayıf hadis kullanımını Hanefî ulemâ arasında görmek mümkündür. Zayıf hadisle amel meselesini sadece Hanefi ulema ile sınırlandırmak doğru olmaz. Sünni hadis usulüne dair kaynaklarda zayıf hadisle amel meselesi çokça tartışılmıştır. Hadisçiler bu hadisleri ahkâm ve faziletler olmak üzere iki ana başlık altında irdelemişlerdir. Akaid ve ahkâma dair konularda olmamak şartıyla zayıf hadislerin rivayetinde problem görmemişlerdir; mev’iza, amellerin fazileti ve kıssalar gibi konularda, tefsir ve megaziye ait hususlarda hadis rivayet ettiklerinde daha mütesahil davrandıklarını söylemek mümkündür. Zayıf hadis rivayeti ve zayıf hadisle amel edilmesi, bazı ulemanın zayıf hadisleri kıyasa tercih etmeleri o rivayetin Hz. Peygamber’e nispet edilmesi dolayısıyladır. Müfessirler kaleme aldıkları tefsirlerinde genel olarak zayıf hadislere, uydurma haberlere ve israiliyata oldukça fazla yer vermektedir. Özellikle rivayet tefsiri sahibi müfessirlerin sıhhat değerlendirmesi yapmaksızın surelerin fazileti hakkında buldukları her malzemeyi kullandıkları görülmektedir. Muhaddisler de özellikle fedâilu’l-kur’an, fedâilu’s-suver, fedâilu’l-âyât gibi konularda sahih rivayetlerin yanı sıra zayıf hadislere oldukça fazla başvurdukları görülmektedir. Bu minvalde Nesefî’nin et-Teysîr fi’t-tefsîr adındaki eserinde sûrelerin faziletine dair kullandığı hadisler incelendiği takdirde zayıf hadislere oldukça fazla yer verdiği görülecektir. Zayıf hadislerle amel edilmez görüşünü benimseyen ulemanın yanı sıra bazı konularda zayıf hadislerle özellikle faziletler hususunda amel etmekte bir sakınca olmadığı kanaatinde olan Nesefî gibi âlimlerin de söz konusu olması önemi haizdir. Nitekim Nesefî’nin müfessir özelliğinin yanı sıra muhaddis olması, hadisleri daha titiz bir şekilde seçip kullanacağı intibası uyandırsa da kendisinin diğer müfessirlerden farklı davranmadığı, zayıf hadisleri ve uydurma haberleri surelerin fazileti hususunda kullandığı gözlemlenmiştir. Bu bakımdan Nesefî’nin müfessirlerin genel tavrını eserine yansıttığı görülmektedir. Pek çok alana vakıf olan bir âlimin özellikle faziletler hususunda zayıf hadislere başvurması, bu hadislerin konumu hakkında ılımlı bir yaklaşım sergilediği, zayıf hadislerin rivayete elverişli olduğunu ve amel edilebilir olduklarını kabul ettiğini göstermesi açısından önem arz etmektedir.Keywords : Hadîs, Zayıf hadis, Fatiha Suresi, Ömer en-Nesefî, et-Teysîr