- İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi
- Issue:43
- Aile Birliğine Bir Müdahale Biçimi Olarak Çocuğun Devlet Koruması Altına Alınmasının İslâm Hukuku Aç...
Aile Birliğine Bir Müdahale Biçimi Olarak Çocuğun Devlet Koruması Altına Alınmasının İslâm Hukuku Açısından Değerlendirilmesi
Authors : Şerif Gedik
Pages : 269-302
Doi:10.59777/ihad.1419576
View : 144 | Download : 78
Publication Date : 2024-06-30
Article Type : Research Paper
Abstract :Aile, geleceğimizi inşa edecek bireylerin dünyaya gözlerini açtıkları ilk yerdir. Gelecek nesillerin sağlıklı bir şekilde yetişmesi için varlığı zorunlu olan aile, toplumun en önemli yapı taşını oluşturur. İslâm, meşru bir nikâh akdiyle kurulan aile müessesesine büyük önem vermiş, neslin devamlılığına vurgu yapmış ve ebeveynlere de çocukları konusunda çok önemli sorumluluklar yüklemiştir. Geleceğimizin teminatı olan çocukların bütün tehlikelerden uzak, fiziksel, ruhsal ve duygusal olarak sağlıklı bir şekilde yetişmeleri, toplumun varlığı için önem arz etmektedir. Çocuklarımız, heder edeceğimiz veya riske atabileceğimiz bir varlık değildir. Hz. Peygamber’in (s.a.) ifadesiyle “Çocuklarımız bizim ciğerparelerimizdir” ve onlar bize Allah’ın birer emanetidir. İslâm, anne karnındaki cenin halinden, yetişkin bir birey oluncaya kadar hayatının bütün evrelerinde çocuğu gözetmiş ve hukuken bütün haklarını güvence altına almıştır. İslâm hukukuna göre küçükler, edâ/fiil ehliyeti açısından nakıs, tasarrufları konusunda ise kısıtlıdır. Biyolojik acizlikten ve nakıs ehliyetlerinden dolayı küçükler başkalarının himayesine ihtiyaç duyarlar. Zira onlar, dünyaya geldikleri ilk andan itibaren şahsî ve malî işlerini tek başlarına gerçekleştirebilecek kabiliyete sahip olmadıkları gibi fiziksel, ruhsal ve akli olgunluğa da sahip değillerdir. Küçüklerin bir başkasının himayesine ihtiyaç duyması, biyolojik olarak yetersiz olmaları ve hukukî zorunluluğa dayalı olarak ortaya çıkmaktadır. İslâm hukukunda çocukların şahsi ve mali haklarının himaye edilmesi velâyet veya vesâyet sistemiyle gerçekleşmektedir. Hukuki açıdan küçüklerin her türlü hak ve menfaatlerinin korunması velî veya vasîlerin marifetiyle gerçekleşmektedir. Velisi olmayanın velisi ise sultandır. Diğer bir ifadeyle velisi olmayanın hakları devlet tarafından kadılar eliyle koruma altına alınmaktadır. Bir çocuğun huzurlu, güvenli ve sağlıklı olarak yetişebilmesi için en uygun imkân ve şartların sağlanabileceği yer hiç kuşkusuz kendi ailesinin yanıdır. Zira ebeveynlerin çocuklarına karşı beslemiş oldukları sevgi, şefkat ve merhamet onlar için en uygun ortamı hazırlamalarını gerektirir. Herhangi bir zorunluluk olmaksızın bir çocuğun ailesinden uzaklaştırılması onun zayi olma ve suça karışma riskini arttırdığı gibi başıbozukluğuna da sebebiyet verebilir. Normal şartlarda bir çocuğun sıcak aile ortamından ve ebeveyninden koparılması uygun olmasa da bazen aile içinde çocuğun fiziksel, duygusal ve ekonomik olarak ihmal edilmesi veya cinsel istismara maruz kalması bunu zorunlu kılmaktadır. Ebeveyn ve diğer aile fertleri tarafından ihmal ve istismara maruz kalan veya suç mağduru olan çocukların koruma altına alınması bir zorunluluğun gereğidir. Ancak hangi çocukların koruma altına alınması gerektiği konusunda siyahla beyazın ayrışması gibi bir netlik yoktur. Korunmaya muhtaç çocukların kimler olduğu konusunda farklı yaklaşımlar söz konusu olsa da Çocuk Koruma Kanununa göre, “bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru olan çocuklar” korunmaya muhtaç çocuk olarak addedilmektedir. Çocukların himaye edilip gözetilmesi anne babalar başta olmak üzere yakın akrabalar ile devletin yetkili mercilerine aittir. Ayrıca bu konuda toplumsal bir sorumluluk da söz konusudur. İslâm hukukunda korunmaya muhtaç çocuk denildiğinde genellikle yetim, öksüz veya buluntu çocuklar akla gelmektedir. Bu çocuklara yönelik yapılan akademik çalışmalarda ise genellikle koruyucu aile veya evlat edinme konuları ele alınmıştır. Çalışmamızda ebeveyniyle birlikte yaşayan ve korunmaya muhtaç olan çocuklar ele alınacağından yetim, öksüz ve sahipsiz çocuklara değinilmemiştir. Bu konularla bağlantılı olarak koruyucu aile veya evlat edinme konusu da çalışmamızın kapsamına dahil edilmemiştir. Tespit edebildiğimiz kadarıyla öz ebeveyniyle birlikte yaşayan fakat devlet tarafından koruma altına alınması gereken çocuklar hakkında İslâm hukuku alanında ülkemizde müstakil bir çalışma yapılmamıştır. Bu çalışmanın ilgili meseleler bağlamında alana katkı sunması ve daha sonra yapılacak çalışmalara ise ışık tutması umulmaktadır. Bu çalışmada ebeveynleriyle birlikte yaşayan çocukların hangi durumlarda devlet koruması altına alınıp alınmayacağının İslâm hukuku açısından incelenmesi hedeflenmektedir. Ancak ele alınan konuların kendi içerisinde birçok farklı meseleyi içermesi, aile içinde çocukların maruz kaldığı ihmal ve istismar olaylarının değişiklik arz etmesi, vuku bulan her bir olayın özel bir değerlendirmeye tabi tutulmasının mümkün olmamasından dolayı konular hakkında genel bir çerçeve çizilmeye çalışılmış ve örneklendirme yoluna başvurularak bütüncül bir bakış tarzıyla ilgili meselelerin aktarılmasına gayret edilmiştir.Keywords : İslâm Hukuku, Korunmaya Muhtaç Çocuk, Aile Birliği, Devlet Koruması, Çocuk İstismarı