UNESCO Jeoparkları ve Jeomorfoloji
Authors : Erdal GÜMÜŞ
Pages : 17-27
View : 23 | Download : 14
Publication Date : 2019-10-22
Article Type : Review Paper
Abstract :Beşerî faaliyetlere bağlı olarak ortaya çıkan küresel iklim değişikliği, türlerin yok oluşu, tabii kaynakların tükenmesi gibi küresel felaket emareleri insanoğlunun yerküre farkındalığını artırmıştır. Öyle ki yakın geçmişe kadar doğa koruma ile sadece canlı varlıklar akla gelirken, artık fiziki çevrenin de korunması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Jeopark felsefesine göre Yerkürenin tarihi en az insanlık tarihi kadar önemlidir. Jeoloji ve jeomorfolojinin diliyle yazılan bu kadim bilgiler yerkürenin işleyişini ve gelecekteki değişimlerini anlamak bakımından hayati öneme sahiptir. Doğa ve kültür mirası tarihinde son üç yüz yıldır kabaca her asırda yeni bir kavramın doğduğu görülür. 21. Yüzyılın doğa koruma ve alan yönetimi paradigması olan jeoparklar 2000 yılında dört Avrupa ülkesinin öncülüğünde (Yunanistan, Almanya, İspanya, Fransa) kurulan Avrupa Jeoparklar Ağı ile vücut bulmuştur. Jeoparkların üç temel hedefi vardır: Yer mirasının etkin biçimde korunması, doğa eğitimleri ile toplumun yerküre farkındalığını artırma ve jeoturizm vasıtasıyla sosyo-ekonomik yerel kalkınma sağlama. Avrupa’da doğan jeopark kavramı kısa sürede küresel ölçekte kabul görmüş ve 2015 yılında UNESCO IGGP programına dahil edilerek uluslararası nitelik kazanmıştır. Jeopark statüsü; doğa koruma ve alan yönetimi konusuna, jeosit, jeomorfosit, jeoturizm, jeoçeşitlilik gibi yeni yaklaşımlar ve terimler kazandırmıştır. “Jeosit - Jeomorfosit” terimi, yerkürenin geçmişini anlamak bakımından öneme sahip yüzey şekilleri ve yapılar olarak tanımlanmaktadır. Biyoçeşitlilik teriminden adapte edilen “Jeoçeşitlilik” terimi ise fiziki yüzeyi meydana getiren her türlü jeolojik ve jeomorfolojik oluşumu ifade eder. Jeoturizm, jeoparklarla doğan yeni bir doğa turizmi çeşididir. Dünya genelinde jeoparkların yoğunlaştığı sahalara bakıldığında jeoparkların bir kalkınmışlık göstergesi olduğu görülür. Jeolojik ve jeomorfolojik oluşumlar bakımından oldukça zengin olan ülkemizde sadece Kula Jeoparkı UNESCO tarafından tescillenmiştir. Türkiye’nin jeolojik ve jeomorfolojik mirasının hak ettiği bilimsel itibara ve sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya kazandırılmasında coğrafyacılara büyük görev düşmektedir.Keywords : Jeopark, Jeomorfoloji, Jeosit, Jeoturizm, Jeoçeşitlilik, UNESCO