- Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Cilt: 9 Sayı: 1
- Danişmendliler’den Cumhuriyet’e: Niksar’da Tasavvufî Hareketler ve Kurumsal Miras
Danişmendliler’den Cumhuriyet’e: Niksar’da Tasavvufî Hareketler ve Kurumsal Miras
Authors : Yunus Yangın
Pages : 122-148
View : 119 | Download : 120
Publication Date : 2025-03-31
Article Type : Research Paper
Abstract :Niksar, Danişmendliler’in başkenti oluşu ve Anadolu’nun ilk medresesine ev sahipliği yapmasıyla mânevî miras açısından önemli bir merkez olarak öne çıkmaktadır. Bu çalışma, 14. yüzyılda Ahî Pehlivan (ö.723/1323) ile başlayan ve 20. yüzyılda Hacı Ahmet Niksârî’ye (ö.1354/1935) uzanan tasavvufi geleneğin Niksar’daki tarihsel seyrini, kurumsal yapılarını ve toplumsal etkilerini analiz etmektedir. Arşiv belgeleri, vakıf kayıtları ve alan araştırmaları ışığında, tasavvufî kurumların bölgenin İslamlaşması, imarı ve sosyo-ekonomik dinamikleri üzerindeki rolü ele alınmıştır. Niksar’daki tekke ve zâviyeler, Anadolu’nun fetih ve iskân sürecinde aktif bir işlev üstlenmiş, dervişler hem mânevî liderlik hem de toplumsal dayanışma aracılığıyla devlet ve halk nezdinde destek görmekteydi. Ahî Pehlivan’ın kurduğu Dârü’s-Sulehâ gibi kompleksler, medrese, zâviye ve sosyal tesisleri bir araya getirerek eğitim, ekonomi ve hayır hizmetlerini bütünleştirmekteydi. Öte yandan, Moğol istilası ve doğal afetler gibi tarihsel kriz dönemlerinde bu kurumlar, halkın maddi ve mânevî ihtiyaçlarına cevap veren birer sığınak işlevi görmekteydi. Çalışmada, Niksar mutasavvıflarının etki alanının yalnızca yerel değil, Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerine kadar genişlediği ortaya konulmuştur. Özellikle Hacı Ahmet Niksârî’nin Nakşibendî-Hâlidî geleneği çerçevesinde yürüttüğü irşad faaliyetleri, Millî Mücadele döneminde Kuvâ-yı Millîye’ye verdiği destekle somutlaşmıştır. Ancak, tekke ve zâviyelerin çoğunun deprem ve sel gibi afetler nedeniyle günümüze ulaşamadığı tespit edilmiştir. Buna karşın Yağıbasan Medresesi, Ulu Cami ve Çilehâne Cami gibi yapılar, bölgenin tasavvufi geçmişine dair somut izler taşımaktadır. Sözlü tarih çalışmaları ve Hacı Ahmet Niksârî’nin torunu Mehmet Atalay Karahan ile yapılan mülakat, mutasavvıfların gündelik hayatlarına, eğitim anlayışlarına ve toplumsal etkilerine dair özgün veriler sunmaktadır. Sonuç olarak, Niksar’ın mânevî mirası, Anadolu tasavvuf tarihinin şekillenmesinde kilit bir rol oynamış olup, bu mirasın akademik araştırmalarla daha kapsamlı incelenmesi gerektiği vurgulanmıştır.Keywords : Tasavvuf, Zâviye, Niksar, Ahîler, Hacı Ahmet Niksârî