IAD Index of Academic Documents
  • Home Page
  • About
    • About Izmir Academy Association
    • About IAD Index
    • IAD Team
    • IAD Logos and Links
    • Policies
    • Contact
  • Submit A Journal
  • Submit A Conference
  • Submit Paper/Book
    • Submit a Preprint
    • Submit a Book
  • Contact
  • Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
  • Volume:8 Issue:2
  • İSLÂM VE TÜRK (TMK) AİLE HUKUKUNDA İDDETİN HAMİLELİK İLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ

İSLÂM VE TÜRK (TMK) AİLE HUKUKUNDA İDDETİN HAMİLELİK İLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ

Authors : Vildan SALİ DUMAN
Pages : 697-723
Doi:10.46353/k7auifd.991535
View : 18 | Download : 9
Publication Date : 2021-12-30
Article Type : Research Paper
Abstract :İddet, nesep, kadın ve ailenin korunması bağlamında, dînî, kültürel ve sosyal faktörlerin etkisiyle varlığını korumuş; sürelerdeki farklılıklar hâricinde amaç ve kapsam olarak, evrensel bir nitelik kazanmıştır. İslâm öncesi Arap toplumunda yaşanan aşırılıkların durdurulması ve intizama sokulması için iddet konusunda da sınırlayıcı hükümler getirilerek nesebin muhafazası sağlanmaya çalışılmıştır. İddet, kadının boşandığı kocadan hamile olup olmadığının tespiti ve nesep karışıklığının önlenmesi için bir tedbir görünümünde olup; ric'î talâkta kocanın, bâin talâkta karı-kocanın bir kez daha düşünmesine imkân vermesi; evliliğin kocanın ölümüyle sona ermesi halinde kocaya hürmet ve yuvaya bağlılığı simgelemesi, kadını karşılaşabileceği zor durumlara karşı koruması ve kuracağı yeni hayata hazırlaması gibi önemli amaç ve hikmetler de taşımaktadır. İslâm hukukunda iddet, evliliğin ölüm, talâk, fesih, tefrik gibi sebeplerle sona ermesi durumunda kadının yeni bir evlilik yapmak istemesi durumunda, beklemek zorunda olduğu süreyi ifade etmektedir. Erkeğin iddeti ile ilgili hükümler ise istisnâidir. Kur'ân ve hadislerde ayrıntılı bir şekilde ele alınan iddet konusunda, evliliğin sona erme tarzına veya kadının durumuna göre farklı süreler belirlenmiştir. Buna göre iddet, ölüm, boşanma veya fesih iddeti olarak iki kısma ayrıldığı gibi, hayız, doğum ve süreli iddet şeklinde üçe ayrılarak da incelenmektedir. Bu süreler, evlenme yasağı yanında nesep, mesken, nafaka ve mirasçılık gibi hak ve yükümlülükler için de belirleyici bir ölçüt olarak kabul edilmektedir. İslâm hukukunda ayrı durumlara ayrı süreler söz konusu iken 4721 sayılı Türk Medenî Kânununa göre bekleme süresi, üç yüz gün olarak sabitlenmiştir. Hâlen yürürlükte bulunan ilgili maddenin kaynağı olan İsviçre Medenî Kânununda ise, iddete dair bütün hükümler yürürlükten kaldırılmıştır. Kadının beklemekle yükümlü olduğu süre aynı zamanda, kadının yeniden evlenmesini geçici olarak engellemektedir. Bu sebeple, üç yüz gün dolmadığı halde nikâh memurunun kadını evlendirmesi ile evlilik akdi geçerli sayılmaktadır. Ancak nikâhı kıyan memura müeyyide uygulandığı da bilinmektedir. İslâm hukukunda ise iddet beklemeden yapılan evlilik haram hükmünde olup, hukuken geçersiz kabul edilmektedir. Bugüne kadar Türk aile hukuku ile ilgili bütün düzenlemelerde iddetin tanım ve gerekçesinde, İslâm aile hukukuna aykırı bir izah bulunmamakta ve kadının hamile olup olmadığının tespiti ve nesep karışıklığının önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Buna rağmen, iddetin, kadın-erkek eşitliğine aykırılığından dolayı kaldırılması gerekliliği üzerinde tartışmalar vukû bulmuş; iddetin fizyolojik, psikolojik, kültürel, ahlâkî hikmet ve maslahatları göz ardı edilmiştir. Günümüzde, tıbbî teknolojinin gelişimi ile hamilelik ve babalığın tespitinin kolay hale gelmesi ilgili maddenin gerekçesini çürütmüş olması; iddetin, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 12. maddesi ile tanınan temel insan haklarından olan evlenme hakkına engel olarak sadece kadın için bağlayıcı olmasının, kadın–erkek eşitliğine aykırılığı gerekçesiyle, iddetin ivedilikle kaldırılması gerektiği savunulmaktadır. Buna göre, boşanılmasına rağmen yasanın erkeği ‘koca’ olarak tanımlaması, kadın üzerinde tahakküm kurulmasına sebep olmakta, boşanma davası boyunca psikolojik ve ekonomik olarak yıpranan kadının, üstüne üç yüz gün daha beklemekle yükümlü tutulması ile denetim altında tutulması amaçlanmaktadır. Kadın lehine yapılması gereken pozitif ayrımcılığın, kadının hak ehliyetini kısıtlayıcı şekilde yorumlanması eleştirilirken; bekleme süresinin Anayasa’nın 10. Maddesi, Türk Medenî Kânununda düzenlenen kadın erkek eşitliği prensibi ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmalara aykırı olduğu da iddia edilmektedir. Çalışmada, İslâm aile hukuku ve Türk aile hukukuna göre, boşanma iddetinde hamileliğin süreye etkisi gerekçeler bağlamında, mukayeseli olarak ele alınıp, değerlendirilecektir. İslâm hukukunda bilhassa Hanefî mezhebinin görüş ve hükümleri, Türk hukukunda ise konu ile ilgili mevzuat ele ele alınarak, her iki hukuk sisteminde nesep, kadın ve ailenin anlam ve önemi, iddetten doğan hak ve sorumluluklar, erkeğin iddetinin bulunup bulunmadığı, iddetin aile ve toplum üzerindeki etkisi, iddetin gerekliliği ve geçerliliği üzerine oluşan düşünce farklılıkları da incelenmeye çalışılacaktır.
Keywords : İslam Hukuku, Aile Hukuku, Boşanma, İddet, Hamilelik

ORIGINAL ARTICLE URL
VIEW PAPER (PDF)

* There may have been changes in the journal, article,conference, book, preprint etc. informations. Therefore, it would be appropriate to follow the information on the official page of the source. The information here is shared for informational purposes. IAD is not responsible for incorrect or missing information.


Index of Academic Documents
İzmir Academy Association
CopyRight © 2023-2025